Genel İç Mekân
İç mekân, yapının en küçük parçasını temsil etmektedir. İç mekânın oluşumu iki ana evreden oluşmaktadır. Birinci evre tasarım sürecini içerirken, ikinci evre yapım evresinden oluşmaktadır. İç mekânın en önemli halkası olan mekân tasarımı, kullanıcının taleplerine cevap verme sürecidir. Bu tasarım sürecinde en önemli konu, mekânın kullanıcının beklentilerine karşılık verebilmiş olmasıdır. Tasarımcı istekler ve beklentiler doğrultusunda zihninde imgesel bir yol haritası çıkarır. Bu imgesel aşama gerçekliğe aktarılırken mekânın yaşanır hale gelmesi için dijital süreçlerden faydalanılır. Zihinsel ve dijital süreçlerin tümü sonucunda oluşan somut biçimler mekân tasarımının kendisini oluşturur.
Teknolojinin İç Mekân Tasarımı Üzerine Etkileri
Teknoloji, günümüzde yeni buluşlara katkıda bulunan, çevreyi değiştiren bilgi ve yöntem süreçlerinin tamamı olarak tanımlanmaktadır. Teknoloji gelişmeye devam ettikçe her alana etki etmeyi sağlamaktadır. Çağımızda gelişmeye hız kesmeden devam eden teknoloji, tasarım alanına da etki etmektedir. Tasarım sürecini ve mekânın oluşumunu etkilemeye devam eden teknoloji varlığı, bu süreci ve mekânı bambaşka bir boyuta taşımaktadır. Teknoloji çağının bize sunduğu buluşlardan olan cihazlar yaratıcı ve işlevsel imkanlar, faydalı uygulamalar ile donatılmıştır. Bu cihazların kullanımına yer vermeyen tasarımcılar, günümüz tasarım dünyasında çağa ayak uyduramayan kimseler olarak düşünülmektedir. Çizim (CAD) programları 1980’lerden itibaren mimar, iç mimar ve benzer meslek grupları için büyük fayda sağlamıştır ve gelişen teknoloji ile bu fayda katlanarak devam etmektedir.
Metaverse ve İç Mekân
Gelişen teknoloji bizi yeni kurgusal evrenlere davet ediyor. Bu kurgusal evren ise ‘’Metaverse’’ olarak adlandırılıyor. Tüm dijital dünyanın bir araya gelmesiyle oluşan sanal evren Metaverse, hayatın her alanına etki etmeye başlamıştır. Öngörülere göre Metaverse içinde yer alan mekanlar, bir eğlence alanı olmaktan çıkıp kalıcı alanlar olacaktır. Bu yüzden Metaverse’deki mekanlar fiziksel dünya ile uyum içinde, kullanıcının istekleri doğrultusunda psikolojik rahatlık sağlayacak şekilde planlanmalıdır. Fiziksel dünya kadar olmasa da psikolojik sağlığa olumlu etki etmesi için buradaki mekanların da ışık, ses ve renk açısından deneyimlenebilecek en iyi hale getirilmiş olması gerekmektedir. Tasarımcıların buradaki tek görevi sanal mekân tasarımı yapmak değil, aynı zamanda sanal dünyaya geçişle birlikte işlevselliğini yitirmiş fiziksel mekanların yeni dünyaya uyarlanmasını sağlamaktır.